Doğru/Yanlış: Yükseköğretim Hakkında Tüm Gerçekler
Yükseköğretim dünyası klişelerle dolu.
Üniversitede otonom eğitim anlayışı, hazırlık sınıflarının zorluğu, BTS (yükseköğretim teknisyen sertifikası) sonrası iş olanaklarının yetersizliği…vs. Peki, bunların ne kadarı doğru?
Yükseköğretim hakkında pek çok klişe dolaşıyor. L’Etudiant sitesi bu klişeleri ele alıyor ve hangilerinin doğru, hangilerinin yanlış olduğunu açıklıyor.
‘Üniversitede otonom eğitim anlayışı bulunur’
DOĞRU!
“İsterseniz gelirsiniz, isterseniz derslerinizi yaparsınız; kimse sizi takip etmez,” diyor UPEC Hukuk Fakültesi Dekanı Laurent Gamet. “Lise ile kıyaslandığında gece ve gündüz gibi bir fark var. Bazılarına bu özgürlük hoş gelirken, bazıları bundan hoşlanmaz,” diye ekliyor. Bu nedenle derse devam tamamen öğrencilerin sorumluluğunda. Ancak derslere düzenli katılmak, dönem sonu sınavlarında başarılı olma ihtimalinizi önemli ölçüde artırır.
Aynı şekilde, idari işler açısından da üniversite, öğrencileri bağımsız kılıyor. Artık bir rehber öğretmen ya da disiplin sorumlusu bulunmuyor. UPEC Dekanı, üniversitede “ortalama 1500 öğrenciye bir danışman düştüğünü” belirtiyor. Bu da öğrencilerin kendi işlerini çözme becerilerini geliştirmelerini gerektiriyor.
‘İşletme okulları pahalıdır’
DOĞRU!
2023’te işletme ve yönetim okullarının yıllık eğitim ücretleri ortalama 13.000 Euro olarak belirlendi. Bununla birlikte, birçok kurum öğrencilere destek olmak için çeşitli önlemler alıyor. Başarı bursları, mali yardımlar ve ödeme kolaylıkları gibi seçenekler mevcut.
Rennes School of Business (RSB) örneğinde, öğrencilerin %29’u bu tür yardımlardan faydalanıyor. Okul şu şekilde açıklama yapıyor: “Eğitim ücretleri, genellikle yüksek istihdam oranları ve cazip maaşlarla kendini amorti ediyor: mezunların %96’sı 6 ay içinde iş buluyor.”
Ayrıca birçok işletme okulu, öğrencilerin hem eğitim masraflarını karşılamalarını hem de maaşlı bir iş deneyimi kazanmalarını sağlayan alternance (dönüşümlü eğitim) seçeneği sunuyor. Geçen yıl, RSB’nin lisansüstü programındaki öğrencilerin %36’sı bu yolu tercih etti.
‘Hazırlık sınıfları (Les classes prépas) çok yoğun ve rekabetçidir’
DOĞRU ve YANLIŞ!
Hazırlık sınıflarında tempo, seviye ve beklentiler liseye göre oldukça artar. Haftada yaklaşık 35 saat dersin yanı sıra evde yapılacak çok sayıda ödev ve ek olarak sözlü sınavlar bulunur.
Ancak, hazırlık sınıflarıyla ilgili “rekabetçi ve dayanışmasız” klişesi artık eskide kaldı. Aslında, fakülteye kıyasla daha az sayıda öğrencinin bulunduğu CPGE (yükseköğretim hazırlık sınıfları) öğrenciler arasında dayanışma ve iş birliği yaratıyor.
Ayrıca, öğretmenler bireysel öğrenci desteği sunarak her bir öğrenciye yakın ilgi gösteriyor. Bu durum, lise ortamına benzer bir atmosfer yaratarak öğrenciler için daha güven verici olabilir.
‘Mühendislik fakültesine girmek için hazırlık sınıfı şarttır’
YANLIŞ!
Birçok mühendislik fakültesi hazırlık sınıfı sonrası girişe açık olsa da, bazıları doğrudan lise sonrası kabul sağlar. Bu okullar post-bac (lise sonrası) okulları olarak bilinir ve Fransa’da bu tür 80’den fazla okul bulunmaktadır.
Bu okullar kamuya açık olabilir (INSA gibi) ya da özel (ESIEA gibi). Bazıları genel eğitim verirken, bazıları daha uzmanlık alanına yöneliktir (örneğin, bilgisayar mühendisliği alanında uzmanlaşmış EPITA). Çoğu mühendislik fakültesi, lisans ya da BUT (üniversite teknoloji diploması) sonrası öğrenci kabul eder, hatta bazen BTS (teknisyen sertifikası) mezunlarına özel giriş olanakları sunar.